Teminat Sözleşmeleri ve Kefaletin İncelikli Dünyası: Uygulamada Sık Yapılan Hatalar ve Hukuki Sonuçları

Teminat Sözleşmeleri ve Kefaletin İncelikli Dünyası: Uygulamada Sık Yapılan Hatalar ve Hukuki Sonuçları

Borç ilişkilerinin güvence altına alınması ihtiyacı, hukuk tarihinde her zaman ön planda olmuştur. Bu ihtiyacın en sık başvurulan araçlarından biri de teminat sözleşmeleri, özelde ise kefalet sözleşmesidir. Ancak ne yazık ki uygulamada kefaletin yasal sınırları, geçerlilik şartları ve özellikle eş rızası gibi olmazsa olmaz hükümleri çoğu zaman göz ardı edilmekte, bu da ağır hukuki sonuçlara yol açmaktadır.

1. Kefalet Sözleşmesinin Hukuki Niteliği

Kefalet, 6098 sayılı TBK m. 581 ve devamında düzenlenmiştir. Kanuna göre kefil, borçlunun borcunu ifa etmemesi halinde alacaklıya karşı şahsen sorumlu olur. Bu sorumluluk:

  • Fer’i niteliktedir: Asıl borcun sona ermesi, kefilin sorumluluğunu da ortadan kaldırır.
  • Şartlı bir borçtur: Borçlu temerrüde düşmeden kefilden borcun ifası istenemez.
  • Şekle tabidir: Yazılı yapılmadıkça geçerli değildir, ayrıca el yazısıyla bazı açıklamaların yazılması gerekir.

Kefaletin bu özellikleri, hem borçlunun sorumluluğunun genişlemesini engeller hem de kefilin bilinçli şekilde sorumluluk altına girmesini güvence altına alır.

2. Kefaletin Şekil Şartları ve El Yazısı Zorunluluğu

Kefalet sözleşmesi, "adi yazılı şekil" ile yapılmalı ve bazı unsurlar bizzat kefilin el yazısı ile yazılmalıdır. TBK m. 583’e göre:

  • Kefilin sorumlu olduğu tutar,
  • Kefaletin tarihi,
  • "Bu borca kefilim" benzeri açık bir irade beyanı

kefil tarafından el yazısıyla yazılmalıdır. Aksi halde sözleşme kesin hükümsüz olur.

Uygulamada en sık yapılan hata, bu el yazısı şartlarının yerine getirilmemesidir. Matbu sözleşmelerde yalnızca imza atılması, şekil şartını karşılamaz ve bu durumda mahkemeler, kefalet sözleşmesini geçersiz saymaktadır.

3. Eş Rızası: Geçerliliğin Olmazsa Olmazı

TBK m. 584 gereği, bir kişi eşinin rızası olmaksızın geçerli bir kefalet sözleşmesi yapamaz. Bu rıza:

  • Kefalet sözleşmesinden önce veya en geç aynı anda verilmelidir,
  • Yazılı olmalı, eşin adı-soyadı ve imzasını taşımalıdır.

Eş rızasının eksikliği hâlinde sözleşme kesin olarak hükümsüz olur.

Uygulamada, özellikle ticari işletmelerde ortakların veya şirket yetkililerinin, eşlerinin rızasını almadan kefil olması sıkça rastlanan bir durumdur. Bu durumda yıllarca süren davalar sonunda kefaletin geçersizliği tespit edilmekte ve alacaklılar ciddi hak kayıplarına uğramaktadır.

4. Sınırlı Kefalet Türleri ve Sorumluluk Kapsamı

TBK, kefalet türlerini açıkça sınırlamıştır:

  • Adi kefalet: Borçlu temerrüde düşmeden kefile başvurulamaz.
  • Müteselsil kefalet: Borçlu ile birlikte kefile de başvurulabilir.
  • Birlikte kefalet: Birden çok kişinin birlikte kefil olduğu durum.
  • Zincirleme kefalet: Kefilin başka bir kefile kefil olmasıdır. TBK’da geçersiz sayılır.

Ayrıca, kefilin sorumlu olduğu azami tutar ve zaman bakımından sınırlama getirilebilir. Uygulamada bu sınırların açıkça belirtilmemesi, kefilin sorumluluğunun ölçüsüz biçimde genişlemesine yol açmakta, sonrasında uyuşmazlık doğmaktadır.

5. Uygulamada Sık Yapılan Hatalar ve Sonuçları

a) Matbu Sözleşmelerle Kefalet Alınması

Banka veya kredi kuruluşları çoğu zaman, borç ilişkisinin hızla kurulması amacıyla matbu sözleşmelere kefil imzası almakta, ancak el yazısı şartını yerine getirmemektedir. Bu tür kefaletler mahkemelerce geçersiz sayılmakta ve alacaklı ciddi zarara uğramaktadır.

b) Ticari Temsilcinin Yetkisini Aşan Kefaletler

Şirket temsilcilerinin veya müdürlerin şirket adına kefil olması, özel yetkiye dayanmadığı sürece geçersizdir. Türk Ticaret Kanunu m. 371 uyarınca kefalet verilmesi özel yetki gerektirir ve bu yetki ana sözleşmede açıkça yer almalıdır.

c) Eş Rızasının Sonradan Alınması

Uygulamada bazı kefalet sözleşmelerine sonradan eş rızası eklenmeye çalışılmakta, ancak bu durumda rıza geçerli kabul edilmemektedir. Rızanın önceden veya eş zamanlı olması yasal zorunluluktur.

6. Alacaklı Açısından Kefaletin Sağlamlaştırılması

Alacaklı açısından, kefaletin geçerli olması kadar uygulanabilir olması da önemlidir. Bu nedenle:

  • El yazılı açıklamalar eksiksiz şekilde alınmalı,
  • Eş rızası yazılı olarak düzenlenmeli,
  • Kefaletin türü, sorumluluk sınırı ve süresi açıkça belirtilmeli,
  • Noter kanalıyla tanzim edilmesi tercih edilmeli,
  • Ticari şirketlerde temsil yetkileri mutlaka kontrol edilmelidir.

Bu önlemler, olası bir davada alacaklının haklarını güvence altına alacak ve kefaletin şekil eksikliklerinden ötürü geçersiz sayılmasını önleyecektir.

7. Avukatın Rehberliği: Önleyici Hukuk Pratiği

Kefalet sözleşmeleri yalnızca borç ilişkisinin bir parçası değil, başlı başına bir uzmanlık alanıdır. Bir avukatın rolü:

  • Borç ilişkisinin doğum anında taraflara hukuki danışmanlık sağlamak,
  • Sözleşmenin şekil şartlarına uygun hazırlanmasını temin etmek,
  • Eş rızası gibi kritik belgeleri zamanında ve usulüne uygun hazırlamak,
  • Uyuşmazlık doğmadan riskleri ortadan kaldırmak

şeklinde çok yönlüdür.

Uyuşmazlık çıktığında ise, özellikle kefilin sorumluluğunu sınırlama ya da sözleşmenin geçersizliğini savunma gibi hukuki stratejiler, ancak bu alanda bilgili ve tecrübeli bir avukatın yönlendirmesiyle etkili şekilde uygulanabilir.

Sonuç

Kefalet sözleşmeleri, alacaklının kendini güvende hissetmesini sağlayan etkili bir araç gibi görünse de, uygulamadaki en küçük şekil hataları, bu teminatı hükümsüz kılabilir. El yazısı eksikliği, eş rızası alınmaması, temsil yetkisinin aşılması gibi noktalar, kefaletin geçersizliğine yol açar. Dolayısıyla hem borç verenin hem kefilin haklarını koruyacak şekilde düzenlenmiş bir kefalet sözleşmesi, ancak hukuki özeni yüksek bir danışmanlık hizmetiyle mümkün olabilir.

0552 948 15 45